11 Temmuz 2014 Cuma

İşten Çıkış Mülakatı Gerçeği


İşten çıkış mülakatları iki türlü olabilmektedir. Birinci türde işten kendi isteğiyle ayrılmak isteyen iş görenle ikinci türdeyse işverence işten çıkartılmasına karar verilen iş görenle mülakat yapılmaktadır.  Her iki türde olan mülakatta stresli bir süreç olsa dahi ikinci türde olan işverence çıkışı düşünülen iş görenle yapılan mülakat süreci daha stresli geçen ve daha doyurucu olarak yürütülmesi gereken bir süreçtir. Her ne kadar işten çıkış kararı alınmadan önce başka bir pozisyonda görevlendirme fırsatının olup olmadığı aransa da bulunamadığı takdirde işten çıkış kararı alınabilmektedir. Bir firmanın kurumsallığını gösteren önemli süreçlerden olan işten çıkış mülakatlarında bazı zamanlarda süreç tam tersine dönebilmektedir. İşten ayrılmak isteyen iş görenin gerek performansı gerekse becerileri göz edilerek farklı bir pozisyonda iş teklif edilir ve işten çıkış isteği yeni bir motivasyonla birlikte görev değişikliğine dönüşebilir.

İşten çıkış mülakatının yürütüleceği ortam sakin olmalı ve mülakatın yarım saat civarında bir sürede tamamlanması uygun olacaktır. Mülakat bir anket yardımıyla desteklenerek olumlu veya olumsuz çeşitli bir takım bilgilere erişilebilir ve problemlerin giderilmesinde önemli bir adım atılmış olur. Artık kurumla bağını yitirmiş olan eski iş görenin moral ve motivasyonunun en dipte olduğu bilinerek mülakatın empatik bir yaklaşımla  yürütülmesi ve hak ve alacakların açık ve net bir şekilde ifade edilmesi gereklidir.

Çıkış mülakatlarında bir önemli hususta referans araştırmalarında karşımıza çıkmaktadır. İşten ayrılan bireyin bilmesi gereken husus, yeni bir işe başlayacağı zaman eski firmasından bir takım bilgiler talep edilebilmesidir. Bundan dolayı iş yaşamının genelinde olumlu izler bırakarak ilerlenmesi gereklidir. 

İşten ayrılma durumları her ne kadar üzücü ve stresli bir süreç olsa da bir takım sağlanan ekstra imkânlar aracılığıyla mutlu işten ayrılma durumları da yaşanabilmektedir. Altın paraşüt ismiyle bilinen uygulamalara örnek olarak bir uçak firmasının işten ayrılan bireye ömrünün sonuna kadar bedava uçak bileti sağlamasını verebiliriz. Ayrıca başka kurumlarda sağlanabilecek yeni iş imkânları varsa bu konuda da destek verilebilir. İşten ayrılma sürecini yerine getiren profesyonel danışmanlık firmaları dahi bulunmaktadır. Gerekirse bu firmalardan hizmet alınabilir. Son bir aşama olarak neden işten çıkış yapıldığına dair diğer iş arkadaşlarına bilgilendirme yapılması kafalarda oluşan soru işaretlerini yanıtlama da doğru bir davranış olacaktır.

10 Temmuz 2014 Perşembe

İşçi Çıkarmak Ya da İşten Ayrılmak Son Çaredir

Yeni bir işe başlanması hem işçi hem de işveren açısından bir takım süreçlerden geçmek anlamına gelmektedir. Kurumlar bu süreçleri personel seçme ve yerleştirme programlarıyla yürütmektedir. İşçi tarafıysa yeni iş arama stresiyle beraber başvurularını yapar ve sonuçlarını beklemeye geçer. Her iki tarafta bu sürecin sonunda bir karara varır ve yeni bir iş ilişkisi başlar. Bu sürecin tabi ki belli bir maliyeti vardır. Bu maliyet, zaman maliyeti, kırtasiye maliyeti, ulaşım ve sunum maliyetleri gibi çeşitli maddi ve manevi ayrıntılardan oluşur. Bu zorlu ve stresli süreçler aşıldıktan sonra belki yıllarca belki kısa süreli olarak çalışılabilecek hatta belki de emekliliğin tamamlanacağı bir kurumda iş hayatı başlayabilecektir. Yasalara göre her iki tarafında birbirini sınayabileceği bir deneme süresi kullanma hakkı bulunmaktadır. Buna göre en fazla iki ay olabilecek bu sürenin içinde tarafların birbirinden memnun kalmaması halinde iş ilişkisi sona erebilecektir. Artık belli bir süreye ulaşmış ve belli çerçeveye oturmuş bir işçi işveren ilişkisinin oluştuğu varsayımıyla birlikte iş ilişkisinin sonlandırılması düşüncesini her iki taraf açısından ele alalım.

İŞVEREN AÇISINDAN: Kurumun iflas etmesi gibi zorlayıcı çeşitli durumlarda veya ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı ciddi kusurların olduğu durumlarda işçi çıkartılmak zorunda kalınabilecektir fakat bu gibi olmayan çeşitli durumlarda iş ilişkisinin sonlandırılması son çare olmalıdır.  Yasal olarak da mahkemelerce  aranan kriter bu husus üzerindendir. Örneğin, psikolojik rahatsızlığı olan bir işçiyi işten çıkarmayı düşünmek yerine onu gerekirse psikolojik olarak tedaviye göndermek dahi gerekebilir. Mahkeme kararlarına bakıldığında bir çok ilginç karar görülse de, genellikle iş kanunu işçiyi kollar nitelikte olmasından dolayı işçi tarafının kazandığı davaların çoğunlukta olduğu görülmektedir. Aynı kurumda yıllarca çalışan işçilerin işine karşı oluşturduğu pratiklik, uzmanlık ve entelektüel sermaye gibi birikimlerin kaybedilmesi kötü bir durum olacaktır bunun için işverenlerin işçilerini işletmeye bağlılığını sağlar hale getirir uygulamalar geliştirmesi gerekmektedir.


İŞÇİ AÇISINDAN: Kurumlar genellikle yukarıda da bahsedildiği üzere güvenebilecekleri ve uzun süreli çalışacak işçiler almak istemektedirler. Bir işçide bu hususun bilincinde olmalıdır. Kariyerlerini en iyi şekilde inşa etmeleri gereklidir. Aynı zamanda işten ayrılan kapının kapatılmaması her zaman yararlı bir davranış olacaktır. Bir sosyal network oluşması gereklidir. Böylelikle eski çalıştığınız kurumdaki iş arkadaşlarınız size gönül rahatlığıyla referans olabilecek ve işe alımda çok önemli bir husus olan güven kavramı yerini bulabilecektir. Uzun süreli çalışmaların öz geçmişte yer almasıyla birlikte iş bulma süreçleri daha kolaylaşabilecektir. Bilindiği üzere yıllarca çalışılan bir firmada kıdem artmaktadır, kıdeme bağlı olarak da maaş artışı ve tazminat gibi çeşitli haklarda artış olmaktadır. Bu olası muhtemel hakları göz ardı etmek pek mantıklı bir davranış olmayacaktır. Artan kıdemle birlikte gelebilecek yetkileri de unutmamak gereklidir. Tabi yeterli düzeyde hak sağlamayan bir  kurumda fazlaca çalışmanın da pek bir anlamı yoktur. Çünkü geçirilen her vakit bireysel gerilemeye sebep olabilecektir. Devletin sağladığı işsizlik maaşı açısından bakarsak, her ne kadar bir güvence gibi gözükse de toplam çalışma süresine bağlı olarak en fazla 10 ay süreyle alınabildiği ve devletin günümüzdeki belirlediği tutara göre en fazla 800 TL civarı olan bir ödeme söz konusu olduğundan çok da avantajlı bir ödeme olabildiğini söyleyemeyiz. İşsiz kalınıp boş olunan vakitte bu paranın çok çabuk bir sürede tüketilebileceğini de ayrıca düşünebiliriz. Yeni iş arayışları umutsuzluğa kapılmadan her  koşulda ve kulvarda yerine getirilecektir fakat yeni iş aramanın verdiği sıkıntı ve stresleri de göz ardı etmemek gerekir.

Baştan başlamak her zaman yorucudur ve ekstra efor gerektirir. Bahsedildiği üzere işten ayrılma süreçlerinin her iki tarafa da ciddi zararları bulunmaktadır. O yüzdendir ki işten ayrılmak ve işçi çıkartmak son çaredir. Alternatifler her zaman düşünülmelidir.

9 Temmuz 2014 Çarşamba

İş Gören ve İşveren Açısından Şirket Nedir?



Şirket, maddi kazanç sağlamak amacıyla katılımcılarının tecrübesi yada parasal gücünü katmasıyla ve yazılı bir sözleşmeye bağlı olarak faaliyete geçirilen oluşumdur. Tanımda görüldüğü üzere şirketlerin en temel amacı maddi kazanç sağlamaktır. Eğer ki maddi kazanç sağlanması amaç değilse bu oluşum ancak bir yardım kurumu ya da bir dernek benzeri kuruluş olabilecektir. Günümüz şartlarında kazanç sağlamak oldukça zor şartlar altında gerçekleşmektedir. Gerek iş kazası yaşayabilme olasılığı, bedensel ve ruhsal anlamda  yıpranma ve yorulma gerekse işverenlerin yani şirket sahiplerinin üstlendikleri ve başarmaları gereken sorumlulukların boyutu düşünülürse kazanç sağlamanın önemi ve boyutu  anlaşılabilir hale gelebilecektir.
 
İŞVERENLER; Çalışanlarına karşı emeklerinin karşılığını vermeli ve adaletli davranmalıdır. Ayrımcılık yapmamalıdır. İş göreni bir köle misali emeğini son raddesine kadar emeceği bir varlık olarak görmemelidir. Bir yandan da kurumun ve iş görenlerin gelişerek kuruma katkı sağlayacağı düşüncesiyle kurumu çeşitli teknolojik v.b. yenilemeler ve eğitim gibi gelişme amaçlı unsurlarla desteklemelidir. Şirketler bir saatin dişlilerine benzer. Nasıl bir dişlinin işlememesi halinde saat durursa şirketlerde buna benzer bir yapıda çalışır. Dolayısıyla hiyerarşik yapının belirlenmiş ve görev dağılımlarının adaletli, doğru ve düzenli bir şekilde yerine getirilmesi gereklidir. Eğer bunları yapabilecek bir işveren yoksa gerekirse işin profesyonellerinden destek almayı veya idareyi devretmesini bilmek gereklidir.

İŞ GÖRENLER; Hal ve hareketleriyle çalıştığı kurumu destekleyerek her hareketinin yarar sağlayıcı bir amaç gütmesi gerektiğini bilmelidir. Diğer iş arkadaşlarına yardımcı olarak şirketin gelişmesine katkı sağlamalıdır. Bilgi kirliliği yaratmadan ve en hızlı maliyetsiz şekilde görevlerini yerine getirmede uzmanlaşmalıdır. Oluşabilecek muhtemel aksaklıklarda işvereni uyarmalı çözüm aşamasındaysa işvereni can kulağıyla dinleyerek en uygun çözümün üretilmesini desteklemelidir.

Tabi yukarıda bahsedildiği kadar kolay olmayan bu süreçler şirketlerin yapısına göre de belirleyici olmaktadır. Kurumsal ve aile şirketleri üzerinden bakarsak, bu süreçlerin yürütülmesi aile şirketlerinde duygusal bağlar olmasından dolayı bir takım engellere takılabilmektedir. Aynı şekilde kurumsal şirketlerdeyse bir takım özgürlükleri ve yetkileri elinde barındıran yöneticilerden dolayı sorun yaşanabildiği görülmektedir. Genel anlamdaysa şirketlerin uzun ömürlü olamamasına sebep olarak bu ve daha sayamadığımız  benzeri hususların yerine getirilmemesi olduğu rahatlıkla görülebilecektir.


Sonuç itibariyle kazanç sağlama güdüsüyle birlikte belirlenen hedefler doğrultusunda iş gören ve iş veren açısından faaliyetlerin yerine getirilmesi gereklidir. Böylelikle o şirket çalışılabilir bir hal alacaktır, iş verenlerin üstünde durması gereken konu adaletli ve eşit davranma ilkesiyle beraber iş görenlere karşı davranış prensiplerini sürdürmesidir.